Ana içeriğe atla

Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun: Sınav Öncesi Alışkanlıklarınızı Değiştirmeyin

Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS), öncesi öğrencilere önerilerde bulundu

Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı (YKS), bu yıl 30 Haziran-1 Temmuz tarihlerinde üç oturumda gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz yıl eğitim-öğretim yılında değiştirilen sınav sistemiyle birlikte öğrencilerin sınav kaygısına bir de belirsizlikler eklendi.

Yeditepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden Doç. Dr. Yelkin Diker Coşkun, YKS öncesi öğrenciler neler yapmalı, sınav kaygısını nasıl aşmalı, sınavda dikkatlerini nasıl toplamalı, bu süreçte aileler çocuklarına nasıl destek olmalı gibi soruları yanıtladı.

Sınav öncesi test çözmek için uykusuz kalmayın: Adaylar sınav öncesindeki uyku, yemek ve dinlenme gibi alışkanlıklarını pek fazla değiştirmeden sınava girmeliler. Sınav öncesi uykusuz kalarak daha fazla test sorusu çözmeye çalışmak, sınav esnasındaki dikkatlerini zayıflatacağı için adayların kaçınması gereken bir durum. Benzer şekilde beslenme düzenlerini de çok fazla değiştirmemeleri faydalı olacaktır. Bünyemize yaşamın doğal akışında olduğu mesajını vermeliyiz. Böylece istenmeyen durumların ortaya çıkmasını engellemiş oluruz.

 

Konuları son zamana bırakmayın: Sınava doğru adayların tüm konuları bitirecek şekilde planlama yapması da önemli bir durum. Kendince zor ya da kolay gördüğü bir konuyu sınava çok yakın zamana bırakmak doğru bir strateji olmayabilir. Bu nedenle sınava bir iki hafta kala sadece genel tekrar yapacakları bir çalışma planı yapmış olmaları yararlı olacaktır.

 

Kaygıyı kendinizi tanıyarak aşın: Sınava kalan süre azaldıkça öğrencilerin kaygı düzeyleri de artar ve bu doğal bir durumdur. Yaşamının ilerleyen dönemlerinde tercih edeceği meslek ve uğraşı alanlarının belirleneceği bir sınav olduğu için öğrenciler sınav öncesi ya da sonrası duygu ve düşünce karmaşası yaşayabilirler. Öğrencilerin kendilerini tanıması, ilgi, yetenek ve tercihlerinin farkında olması bu süreci biraz daha rahatlatacaktır.

 

Akademik başarı tek belirleyici değildir: Adaylar şunu unutmamalı, akademik başarı tek başına mesleki başarının belirleyicisi değildir. Bir mesleki alana duyulan ilgi, bireyin sahip olduğu yetenekler, motivasyonu gibi diğer pek çok faktör mesleki başarıyı etkiler. Bu nedenle kendi potansiyellerini, kişilik özelliklerini göz önünde bulundurarak doğru ve gerçekçi değerlendirmeleri gerek. Unutmamak gerekir ki bir sınav sonucu ile aile ve toplum içerisindeki önem ve değeriniz değişmez. Sahip olduğumuz bu önem ve değeri kişiliğimiz ile yaratırız ve tıpkı kişiliğin kolay kolay değişmeyeceği gibi bu durum da bir sınav sonucu ile değişmez. Ailenizin ve çevrenizdekilerin size olan sevgi ve güveni ile sınav başarınızı ilişkilendirmeyin. 

 

Dikkatinizi kontrol etmek için: Sınava hazırlık sürecinde öğrenci hastalık, kaza vs. gibi olağanüstü durumlar yaşamadığı müddetçe kaygısı ile başa çıkabilirse gerçek başarısını sınavda gösterebilecektir. Dikkatini kontrol edebilen ve sorulara yoğunlaştırabilen öğrenciler sınav performansı açısından avantajlı hale gelir. Dikkati çabuk dağılan adaylara tavsiye olarak sınavda her bir soruyu önce soru metni, soru kökü, seçenekler gibi küçük birimlere ayırarak okumalarını tavsiye ederim. Küçük birimleri kendi içinde algıladıktan sonra bütünü tamamlayarak algılamak kolaylaşacaktır. Kendilerince zor ya da çeldiricileri güçlü olan bir soruyu yanıtladıktan sonra tekrar tekrar seçenek değiştirmekten de kaçınmaları gerekir çünkü bu da dikkat dağıtan bir unsur olacaktır. Gerçekten emin olmadıkları bir soru ise o soruyu geçip bir iki soru yanıtladıktan sonra tekrar o soruya dönmeleri daha iyi olabilir. Sınav sırasında mümkün olduğunca dikkat dağıtıcı unsurları (sorulara ya da sisteme ilişkin önyargıları, kendilerini yeterli görüp görmedikleri, ebeveynlerin ya da öğretmenlerin kendileri ya da sınavla ilgili görüşleri vb.) sınav salonunun dışında bırakmaları zihinsel performanslarını doğru şekilde ortaya koymalarını kolaylaştırır.

 

Ailelere öneriler: Aileler her zaman olduğu gibi çocuklarının yanında olduklarını onlara hissettirmeli. Gençlerin hem içinde bulundukları gelişim dönemi özellikleri hem de değişen sınav sistemlerinin zihinlerde yarattığı olumsuz durumlar nedeniyle bir karmaşa yaşayabileceğini unutmamalılar. Ailelerin de mutlaka çocuklarının gelecekleri ile ilgili kaygıları, istek ve arzuları olabilir ve bu çok doğaldır. Ancak unutmamak gerekir ki çocuklar bu dönemde nasihat dinlemeye pek istekli olmayabilir. Ailelerin çocuklarının sınav kaygısını anladıklarını hissettirmeleri yeterleri olacaktır. Mesleki tercihlerle ilgili düşüncelerini de sınav sonrasında gençlerin kendilerini rahat ve hazır hissettikleri bir zamanda konuşmaları daha iyi olacaktır.

 

Basın Yansımaları :Hürriyet, Posta

Sosyal Medyada da Bizi Takip Edin!