“Model tabanlı yazılım geliştirme” üzerine çalışan Doç. Dr. Mert Özkaya, bu alandaki iki önemli sorunu ele alan proje önerileriyle TÜBİTAK’tan destek aldı. Doç. Dr. Özkaya’nın çalışmaları, yazılım sistemlerinin daha kısa sürede, kaliteli, güvenilir bir şekilde geliştirilmesi ve farklı durumlara uyarlanabilir olmasını hedefliyor.
“Araştırmayı ve Araştırmacıyı Desteklediği için Yeditepe’deyim”
Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mert Özkaya, henüz lise yıllarındayken, insanların hayatını kolaylaştıracak teknolojiler geliştirmeyi hayal etti. Türkiye’de üniversite eğitimini tamamladıktan sonra yönünü İngiltere’ye çevirdi. University of Essex’te, yüksek lisansını birincilikle tamamladı ve bu ona doktorasını City University London’da burslu yapma olanağı sağladı.
2018’den bu yana Yeditepe Üniversitesi’nde görev yapan Doç. Dr. Mert Özkaya, yazılım mimarisi alanında literatürü durmaksızın taradı, endüstriyi gözlemledi. Bu alanlarda gördüğü sorunları kendine dert edindi ve bunlara yönelik geliştirdiği çözüm önerileriyle de TÜBİTAK’tan iki projesi için destek aldı.
Akademik kariyerine Yeditepe Üniversitesi’nde devam etme nedenini “Yeditepe’nin araştırmaya ve araştırmacı bilim insanına bakış açısı, akademisyen kadrosu, üniversitenin sanayi ile işbirlikleri ve akademisyenleri bu yönde teşviki ve üniversitenin müthiş dinlendirici kampüsü benim seçimim konusunda önemli etkenlerdir” sözleriyle açıklayan Doç. Dr. Mert Özkaya’yla söyleştik.
Mert Özkaya kimdir dersek bize neler söylersiniz?
2009 yılında, Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Bilkent’te okurken Erasmus öğrenci değişim programı ile gittiğim İngiltere’deki University of Essex’ten bir miktar burs aldım ve 2009-2010 senelerinde Essex’te yazılım mühendisliği üzerine yüksek lisans çalışmalarımı yürüttüm. Essex’teki yazılım mühendisliği alanında yaptığım yüksek lisans eğitimimi birincilikle bitirdiğimi ve bunun için ödüllendirileceğimi öğrendim. Bu motivasyon ile 2010 yılında, İngiltere’de doktora programlarına başvurmaya başladım. Bu sırada, Londra’da bulunan City University London’dan, yazılım mimarisi alanında doktora eğitimi için tam burs ve destek ile kabul aldım. Kariyerimin dönüm noktası, Essex’i birincilikle bitirmem ve yazılım mimarisi üzerine doktora programına kabul edilmem oldu.
Neden bilgisayar mühendisliği okumak istediniz?
Lisedeyken en büyük hayalim, insanların yaşamını kolaylaştırabilecek teknolojilerin tasarlanıp geliştirilmesine katkı vermek ve bu yönde çeşitli araştırma ve geliştirme çalışmalarının içinde bulunmaktı. Aynı zamanda kendimi özgür hissedebileceğim, yaratıcılığımı ön plana çıkarabileceğim ve özgün yaklaşımlar önerebileceğim bir alan arayışındaydım. Bu nedenlerden dolayı bilgisayar mühendisliğinin benim için en isabetli alan olduğuna karar verdim.
“25. Yıldır Varlığını Sürdüren Bir Kültür”
Akademik kariyer için Yeditepe Üniversitesi’ni tercih etme nedeniniz neydi?
Yeditepe Üniversitesi’ni tercihim, üniversitenin ve aynı zamanda fakültenin oturmuş bir kültürünün olması ile ilgilidir. Bu kültürün bir parçası olarak araştırmalarımı Yeditepe’nin sunduğu imkanlar ile yürütebilecek olmak benim için en büyük motivasyon kaynağı olmuştur. Yeditepe’nin araştırmaya ve araştırmacı bilim insanına bakış açısı, akademisyen kadrosu, üniversitenin sanayi ile işbirlikleri ve akademisyenleri bu yönde teşviki ve üniversitenin müthiş dinlendirici kampüsü benim seçimim konusunda önemli etkenlerdir.
Yeditepe Üniversitesi; öğrencileri, akademisyenleri, bilime inancı, araştırma geliştirmeye verdiği önemle ve huzur verici kampüsüyle 25 yıldır varlığını sürdüren bir kültürdür. Daha nice yıllar bu kültürün devamını diliyorum.
“Hedefi Doğru Belirlemek Önemli”
Başarınızda etkisi olduğunu düşündüğünüz ilkeleriniz var mıydı?
Hedef var ise ve hedefi yakalamak için doğru adımlar belirlendiyse, tüm bu adımlar çok çalışma ile gerçekleştirebilir. Hedefe ulaşılamasa bile elde edilen bilgi ve tecrübelerle, kesinlikle hedefe yakın tatmin edici bir konumda durulabilir. Hedefleri doğru belirlemek, en az çok çalışabilmek kadar önemlidir. Sonrası ise o hedefe nasıl ulaşabileceğini belirlemek ve bu noktada bilgili, deneyimli ve vizyon sahibi kişiler ile fikir alışverişinde bulunmakla ilgilidir. Unutulmamalıdır ki, başarıya ulaşan birçok kişinin etrafında ona fikirleriyle yol gösteren deneyimli insanlar vardır. Geriye kalan tek şey ise hedefe yönelik belirlenen adımları gerçekleştirebilmek için çok zaman ayırmak ve çok çalışmak olacaktır.
“Gücümü ve Enerjimi Ailemden Alıyorum”
Nelerden beslenirsiniz? Hobileriniz nelerdir?
En büyük kaynaklarım literatür ve endüstrideki sorunlardır. Yazılım mühendisliğinin farklı alt alanları ile ilgili güncel literatürü sürekli takip ederim, yeni teknik ve teknolojik gelişmelerden haberdar olurum. Ayrıca, endüstrinin yazılım mühendisliğinin çeşitli alt-alanlarına bakış açısını, endüstrinin beklentilerini ve yaşadığı zorlukları öğrenmek adına sürekli ampirik çalışmalar gerçekleştiririm. Böylece, endüstrinin yaşadığı problemleri öğrenebilme ve literatür bilgimi kullanarak bu problemlere yönelik optimum çözümü önerebilmeyi hedeflerim.
Hobilerim, esas olarak ailemle vakit geçirmek üzerine kuruludur; beraber seyahat etmek, doğada vakit geçirmek… En büyük motivasyon kaynağım, oğlum ve eşimdir. Gücümü ve enerjimi ailemden alıyorum.
Size ilham veren kişi/kişiler var mıdır?
Üniversiteyi bitirene kadar annem ve babam en büyük destekçim oldu, bana yol gösterdi. Akademik kariyerim boyunca ise örnek aldığım birçok akademisyen oldu. Bunlar arasında, bana en çok ilham veren değerli hocam, bugün Hollanda Wageningen Üniversitesi Bilgi Teknolojileri Bölümü Başkanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Bedir Tekinerdoğan’dır. Kendisinden birbirinden değerli öğütler alabildiğim ve kendisinin büyük başarılara nasıl ulaştığını gözlemleme şansı bulabildiğim için kendimi her zaman çok şanslı hissetmişimdir.
Kariyer sürecinizde önünüze zorluklar çıktı mı?
Zorluklar her zaman vardı ve halen oluyor. Başarıya giden hiçbir yolun düz, engebesiz ve virajsız oluğunu düşünmüyorum. Önemli olan yılmayıp zorluklardan ders çıkarabilmektir.
“Model Tabanlı Yazılım Geliştirme” Yaklaşımları
TÜBİTAK’tan iki projenize destek aldınız. Bunlardan bahseder misiniz?
Projelerimden ilki ile ilgili şunları söyleyebilirim: Yazılım geliştirici firmaların birçoğu, web uygulama yazılımları geliştirirken, çevik yazılım geliştirme sürecine ayak uydurabilmek için müşterilerine en kısa sürede çalışan bir yazılım verebilme üzerine odaklanır. Bundan dolayı, gereksinimlerinin analizi ve raporlanması, yazılımın tasarımı ve yazılım test planı gibi yazılım geliştirmenin önemli adımları çoğunlukla atlanır. Ayrıca, test planı olmadığından ötürü, sistemin doğru şekilde çalıştığından emin olunamaz ve olası birçok hata tespit edilip düzeltilmeden sistemler sahaya sürülebilir. Geliştirilen yazılımın müşterileri/kullanıcıları ne derece tatmin edeceği ancak müşteriler ve kullanıcılar sistem ile buluşunca belli olur. Bu projemde, teknik bilgisi kısıtlı kullanıcıların/müşterilerin web uygulamaları için kullanım davranışlarını kolayca modelleyebilecekleri; bu modellerden web uygulamasını test edebilmek için test senaryolarını otomatik oluşturabilecekleri ve test senaryolarının da uygulamayı kullanan kullanıcıların sıklıkla tercih ettiği senaryolar ile karşılaştırılıp önceliklendirilmesini destekleyen “Model tabanlı bir test platformu”nun geliştirilmesi amaçlanmaktadır.
İkinci projemi ise şöyle özetleyebilirim: Yazılım tasarım kalıpları, endüstride sıklıkla karşılaşılan problemlere yönelik etkili çözümlerin soyut mimari modeller şeklinde ifade edilmiş halidir. Tasarım kalıpları ile sistemlerin birbirlerinden olabildiğince bağımsız olan ve aynı zamanda her birinin belirli görevi olan bileşenlerden oluşması hedeflenir. Böylece, yazılım sistemleri kolayca anlaşılıp analiz edilebilir ve sistemi oluşturan bileşenler farklı konfigürasyonlarda tekrar tekrar kullanılabilir. Bu projede, kullanıcıların yazılım sistemlerini hazır tasarım kalıpları kullanarak modelleyip otomatik kod elde edebilmesini ve ayrıca kullanıcıların kendi tasarım kalıplarını tanımlayıp buna göre modeller yaratmasını ve otomatik kod elde etmeyi destekleyen bir “Model tabanlı yazılım geliştirme platformu”nun geliştirilmesi hedeflenir.
Bu projelerle ilgili çalışmalara başlamanızda neler etkili oldu?
TÜBİTAK destekli projelerim için motivasyon kaynaklarım esas olarak literatürde gördüğüm eksiklikler ve endüstride gözlemlediğim sorunlar. Ayrıca, farklı birçok endüstriye danışmanlık hizmeti verdiğim için farklı endüstrilerin karşılaştıkları problemleri gözlemleyebiliyorum.
“Evden Çalışmada Süre Verimli Kullanılıyor”
Covid-19 pandemisi çalışma alanınızda ne gibi değişikliklere yol açtı?
Pandemi yüzünden birçok yazılım firması ekiplerini evden çalışma konusunda teşvik etti. Evden çalışmanın en büyük faydası ise sınırlı sürenin en verimli şekilde kullanılmasının önünü açması oldu. Yol, trafik, uzun kahve/yemek molaları gibi vakit kaybı yaratan unsurlar minimize edildi. Böylece, herkes işine daha konsantre olup vaktini daha üretken ve yaratıcı aktivitelerle doldurma imkânı bulabildi. Evden çalışma ile yazılımcıların, yazılım geliştirme çalışmalarının önemli adımlarını dijital ortamda işbirliği halinde yürütebilmesine yönelik platformlar daha da önem kazandı ve firmalar tarafından sıklıkla kullanılmaya başlandı.
“Afetler için Dijital Ekosistem Geliştirilmeli”
2020 yılı insanlık için adeta bir sınav yılı oldu. Gelecek yıllarda pek çok sınavla karşılaşma ihtimalimiz düşünüldüğünde sizce insanlık, karşılaşması muhtemel bu sınavlara nasıl hazırlanmalı?
Bulaşıcı hastalıklar, deprem, hortum, su taşkınları gibi doğal afetler dünya ve ülkemiz için her zaman büyük risk teşkil ediyor. Bu gibi durumlarda sistemlerin çalışmaya devam edebilmesi gerekiyor. Hatta birçok ülkede, afet durumlarını engelleyebilmek ve yönetebilmek için çeşitli akıllı sistemler geliştiriliyor.
Fakat afet yönetim sistemleri esasında, mevcut farklı sistemlerin bir araya getirilip sadece belirli sorunların ele alınmasına odaklanıyor. Afet durumlarının tekrar etmesi, değişkenlik göstermesi ve karmaşık yapılarından dolayı, mevcut afet yönetim sistemleri istenilen sonuçları vermeyebiliyor. Bu nedenle afet yönetimi için farklı durumlara göre adapte edilebilen, kolayca genişletilebilen, ölçeklenebilir ve test edilebilir bir dijital ekosistemin geliştirilmesi büyük önem arz ediyor. Böylece, geliştirilecek ekosisteme uygun yazılımlar tasarlanıp geliştirilebilir ve afet yönetim ekosistemine dâhil edilebilir ya da sistemden kolayca çıkarılabilir. Ne mutlu ki ülkemizde bu konu üzerine yoğunlaşan ve benim de üyesi olduğum Yaygın Afetler Dijital Yönetim İttifakı, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akşit başkanlığında kurulmuş olup çalışmalarına devam ediyor. Detaylı bilgi “https://admpd.etu.edu.tr/tr” adresinden alınabilir.
Sizin çalışma alanınızın geleceği ile ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Yazılım alanının önemi giderek artıyor. Günümüzde artık tüm sistemler yazılım içeriyor ve bu sayede farklı birçok işlem ve kararlar otomatikleştiriliyor. Aynı zamanda, akıllı sistemler de her geçen gün daha fazla önem kazanarak hayatımızın her alanına giriyor -akıllı trafik lambaları, akıllı ev sistemleri, akıllı şehirler, akıllı ısıtma sistemleri, akıllı sağlık sistemleri, akıllı limanlar... Tüm akıllı sistemlerin beyni esasında yazılımdır.
Yazılımın bu denli önemli olmasından dolayı yazılımdan beklentiler de artıyor. İşte tam da burada, yazılım mühendisliği ve böylece yazılımların mühendislik prensipleri kullanılarak sistematik ve disiplinli şekilde geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
Seyahat sizin için ne ifade ediyor?
Seyahat benim için olmazsa olmazlardandır. Yeni yerler keşfetmek, farklı kültürleri gözlemlemek bana son derecede keyif veriyor. Birçok ülke gördüm. Bunlar arasında, Amerika, İngiltere, Fransa, İtalya, İspanya, Hollanda, Portekiz, Almanya, Maldivler, Sırbistan, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, İzlanda, Yunanistan ve Kore de vardı. Fakat yine de, en çok sevdiğim ülke Türkiye ve en sevdiğim şehir doğup büyüdüğüm İzmir-Urla’dır.
Araştırmacı olma yolunda ilerlemek isteyen gençlere neler önerirsiniz?
Ülkemizin ve hatta dünyanın en büyük ihtiyaçlarından biri, yaşamın her alanındaki problemleri tespit edip bu problemlerin çözümüne ilişkin özgün ve yenilikçi çözümler önerebilecek bilimsel araştırmacı kadrosudur.
Araştırmacı olmak isteyen herkese en önemli önerim, kendilerini şu üç özellik konusunda geliştirmeleri olacaktır: 1- Odaklanma, 2- Sabır, 3- Çok çalışabilme. Araştırmacı olabilmek için, öncelikle belirli bir konuya uzun süreler odaklanmanız ve o konu ile ilgili olabildiğince çok detay bilgiye sahip olmanız gerekebilir. Ayrıca, araştırma yaptığınız alan üzerinde hemen istediğiniz sonuçları ya da kayda değer sonuçları alabilmeniz mümkün olmayabilir. Hatta aylardır üzerinde çalıştığınız yönteminizin yanlış olduğunu da fark edebilirsiniz. Böyle durumlarda, sabırlı olmalı, yılmamalı ve çok çalışmaya devam edebilmelisiniz.